Miscellaneous
Merhabalar... Bu yazımda acil servis başvuruları ve diğer tüm başvurularda karşılaşabileceğimiz, öncelikle sosyal bir sorun olan, altında psikiyatrik bir sendromun da olabileceği ve adli olarak da mühim bir problemden bahsedeceğim. Daha çok "Yalanların Baronu" olarak bilinen Hieronymus Carl Friedrich Freiherr von Münchhausen (11 Mayıs 1720 - 22 Şubat 1797) bir Alman asilzadesi ve uzun hikayelerin ünlü bir anlatıcısıydı . Rus ordusuna katıldı ve Osmanlı Türkleri’ne karşı iki seferde bulundu. Eve döndükten sonra, Münchhausen'in maceraları hakkında bir dizi gerçeklikten uzak kahramanlık öyküleri anlattığı söyleniyor.1 Münchhausen'in bu hikaye anlatıcılığı ünlü yazarlar tarafından abartıldı ve Baron Munchausen olarak adlandırılan tamamen kurgusal bir edebi karaktere dönüştü. 1951'de İngiliz doktor Richard Asher , yapay bozuklukları, kendi sağlık durumları hakkında yalan söyleyen üç hasta vakasını içeren bir makale yayımladı . Asher, bozukluğu "Munchausen Sendromu" olarak adlandırmayı önerdi ve şu yorumu yaptı: "Ünlü Baron von Münchhausen gibi, etkilenen kişiler her zaman çok seyahat ettiler ve ona atfedilenler gibi hikayeleri hem dramatik hem de gerçek dışı. Sendrom, saygıyla barona adanmıştır ve onun adını almıştır". 1 Adına kitaplar yazılan Münchhausen için Schulenburg' da Munchausen Müzesi de bulunmaktadır. Munchausen Sendromu ilk kez 1951'de gerçekte olmayan semptomlar anlatan ve farklı merkezlere başvuruları olan bir grup insanı belirtmek için kullanıldı. Richard Asher ve arkadaşları tarafından bu sendrom Lancet’te yayımlandı.2 Asher ve arkadaşlarının "Munchausen Sendromu" olarak tanımladığı bu sendromda , hastalar acil servise sıklıkla klinik semptomlarla desteklenen uydurma bir öykü ile gelmektedir. Hasta sonuç alamadan hastaneden ayrılmakta ve aynı tabloyu yineleyerek tekrar tekrar hastaneye başvurmaktadır. Özellikle bilgiye ulaşmanın çok kolay olduğu günümüzde, bu hastalar en zeki gözlemciyi bile aldatabilecek semptomları taklit edebilen psikiyatrik sorunları olan kişilerdir. Yine Folks ve Freeman3 yaptıkları yayında Munchausen sendromunun ''üç temel özelliğini'' tanımladı: Tekrarlayan, yapmacık veya simüle edilmiş hastalık; peregrinasyon (seyahat etme veya gezinme); ve dinleyicinin görünüşte yararına anlatılan abartılı hikayelerle karakterize, patolojik bir yalan biçimi (psödologia fantastika). Bu hastalar seçtikleri hastalığın semptomlarını taklit edebilmek için çeşitli yöntemlere başvurabilirler. Olgu 1:4 Bilinen akne, astım öyküsü olan ancak bilinen psikiyatri tanısı olmayan 19 yaş kadın hasta, baş dönmesi, genel halsizlik, terleme, ishal, kusma şikayetleriyle acil servise başvurdu. Daha önce de iki kez benzer şikayetlerle hastaneye başvurmuş. İlk başvurusunda tip 1 diyabetli oda arkadaşının kan şekeri ölçüm cihazını kullandığını, kan şekeri değerinin 53 mg/dL olduğunu ve daha sonra iki sandviç yedikten sonra 80 mg/dL'ye çıktığını belirtti. Acil servise geldikten sonra hastanın semptomları düzeldi. Triyaj sırasında elde edilen hayati bulgular şunlardı: Kan basıncı (KB) 98/65 mmHg, kalp hızı dakikada 81 atım/dk, oda havasında O2 saturasyonu %100 ve vücut ısısı 37 °C. Hasta, geçmiş cerrahi öyküsü bildirmedi. Ayrıca, herhangi bir tütün veya alkol kullanımı ifade etmedi. İlk muayenede, akut problem saptanmadı, glikoz monitörüne göre kan şekeri 60 mg/dL idi ve bu laboratuar ile doğrulandı. Fizik muayene ve laboratuvar değerlerinde özellik yoktu. Hastaya intravenöz (IV) %0.9 sodyum klorür (NaCl), bulantı ve kusması için ondansetron, hipoglisemi için diyetle ilgili ek talimatlar verildikten sonra taburcu edildi. Ertesi gün hasta, yanıt vermediği tespit edildikten sonra acil sağlık hizmetleri aracılığıyla acil servise geldi. Bir virüs nedeniyle kendini çok iyi hissetmediğini ve çok sersemlediğini ve bayıldığını belirtti. Yarım ampul dekstroz (D50W) uygulanmadan önce evde kan şekeri 46 mg/dL idi. Ailesi, hastanın kan şekerinin oldukça sık düştüğünü ve bu sorun için ne yapacakların...