Miscellaneous
Bu zamanda içten içe derin kırılmalar yaşıyor hemen her insan. Böyle olduğu için, hayatındaki o kırılmaları tetikleyen bir fay hattı gibi hatırlıyor daha çok çocukluğunu. Oysa çocukluğu uzak kaldığı vatanıdır insanın. Bilmeden, neresini nasıl acıttığını anlayamadan özleyip durduğu ana yurdu... “Küçük bir çocukken” dedi kederli gözlerle yanındakine bakarak, “her şey içime sığmayacak kadar büyüktü” Kimilerinin zor bir çocukluk yaşadığı doğrudur. Bugün kişiliğine bir kambur gibi binen yükleri acılarla yoğrulan çocukluk yıllarında yüklenen nice insan var. Öyle de olsa, kim bütün bütün vazgeçebilir çocukluğundan. Geçmişin içimizi yakan yaraları, kaçırılmış ve yaşanamamış bir çocukluğun kahrından başka nedir? Hatırlamak istemediğimiz şeylerin, hafızamızın silinmesi en zor, kendini en çok unutturmayan kayıtları olduğu gerçeğini nasıl anlamalı, neye yormalıyız? “...yakından gözlersek, bugünkü hazlarımızın nicesinin geçmiş hazlarımızın hatıraları olduğunu görürüz! Sadece o anda hissettiklerimize indirgendiğinde, hatırlamaların kattıklarından soyulduğunda çoğu duygumuzdan geriye ne kadar az şey kalırdı. Hatta belki de, belli bir yaştan sonra yeni